
MEKSİKA ÖLÜLER GÜNÜ
Aztekler‘den beri Meksika‘da kutlanan Ölüler Günü; renkli kostümlerin, ihtişamlı geçitlerin, kadife çiçeklerinin festivali! Ölüler Günü Festivali‘nde, aileler bir araya geliyor, atalar anılıyor, festivale özel yemekler pişiriliyor… Bu yazıda, Meksika‘yı ve Ölüler Günü Festivali‘nin renkli dünyasını beraber keşfedeceğiz!
MEKSİKA ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ NEDİR?
Meksika’da kutlanan Ölüler Bayramı (Dia Los Muertos), Hispaniklerin atalarını anmak için bir araya geldikleri bir festival. Bu festivalde, kadife çiçekleri (Cempasuchil) ile süsledikleri alanlarda dua ederler ve ölenlerin sevdiği kokular/tütsüler ile sunaklar hazırlarlar.
Karıştırıldığı üzere, Ölüler Günü, Cadılar Bayramı’nın Meksika versiyonu değildir. Cadılar Bayramı’nın korkutma ve yaramazlık üzerine olan yapısının aksine, Ölüler Günü‘nde renklerin ve hayatın ön plana ön plana çıktığını görürüz.
Festivalin kökenleri ise oldukça eskiye dayanıyor, işte Ölüler Günü‘ne hayat vermiş üç toplum!
- Aztekler (Eski Meksika halklarından biri),
- Toltekler (Pre-kolombiya halkıdır, Aztekler’den daha eskilerdir),
- Nahualar (Eski bir Meksika-El Salvador halkıdır, Aztek ve Toltek toplumlarının etnik kökenini oluştururlar.)
Yas tutmanın saygısızca olduğunu savunan yerliler, ruhlarla bir olmayı ve onları evlerine misafir etmeyi tercih ederler. 2008’de UNESCO tarafından tanınan bu bayram, günümüzde tüm farklı etnik ve kültürel köklere sahip Meksikalılar tarafından kutlanıyor. Hristiyan geleneğinde ise “Soul’s Day” veya “All Saint’s Day” olarak da karşımıza çıkıyor.

ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ NE ZAMAN KUTLANIR?
Diğer adıyla Dia de los Muertos, Ölüler Günü Festivali 2020 yılında, Meksika’da 31 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında kutlanacak. İnanışa göre 31 Ekim’de çocuklar, 1 Kasım’da ise yetişkinler öbür dünyadan ziyarete gelecek. Bu tarihler arasında iki dünya arasındaki köprü aktif olacak.

ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ NEREDE KUTLANIR?
Meksika’da Ölüler Günü Festivali‘nin en yoğun kutlandığı yer, tabi ki başkent Mexico City! Renkli geçit törenleri ve devasa festival arabaları eşliğinde, onlarca kostümlü insanın şarkılar söylediği Mexico City sokakları adeta görsel bir şölen sunuyor.
Biraz daha küçük şehirlere bakacak olursak, Michoacan bölgesindeki Patzcuaro şehri, festivalin en yoğun kutlandığı yerlerden biri. Patzcuaro yakınında bir ada olan Janitzio’daki balıkçı aileler, festival gecesi botla açıldıktan sonra yanan mumları suya bırakarak atalarını anıyor; bu, onlar için nesilden nesile aktarılan bir gelenek.

ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ'NDE NE GİYİLİR?
Hareketli yapısıyla bilinen Meksika halkı, Ölüler Günü süresince en renkli ve dikkat çekici kostüme sahip olmak için bir nevi yarışa girerler. Peki nedir bu kostüm? Catrinas!
Catrinas, 20. Yüzyılın ilk yarısında, Meksikalı çizer Guadalupe Posadas’nın yarattığı bir karakter. Posadas, “ölüm” kavramını insanlaştırır. Meksika toplumunun Avrupa hayranlığına bir eleştiri olması için, iskeleti bir Fransız kadını gibi giydirir. Hatta ona bir isim bile verir: Calavera Garbancera!
Posadas’ın ünlü sözü “todos somos calaveras”, yani, “hepimiz iskeletiz” bu karakterin temeline ışık tutar. “Her birimiz aynıyız. ” Posadas’nın kabri bu sebeple Ölüler Günü Festivali’nin popüler ziyaret noktalarından biri haline gelir.

ÖLÜLER GÜNÜ'NDE GEÇİT TÖRENİ GELENEĞİ
Şimdi, Mexico City‘deki kutlamalara dönelim. Catrina şeklinde giyinmiş insanlar büyük bir geçit töreni ile Ölüler Günü Festivali‘ni başlatır. Geçit töreninde ataları anmak adına büyük altarlar veya ofrendalar* kullanılır. Bu altarlar ruhları davet etmek için yapılır, yani dua etmek için kullanılmazlar. Kadife çiçekleri ile süslenen dev sunaklarda heykeller bulunur ve yine kostümlü görevliler tarafından çekilir.
Hatta, 1 Kasım 2014’te tam 500 kadın Catrina şeklinde giyinerek Mexico City’deki geçit töreninde toplanmış, Guiness Rekorlar Kitabı’na toplanan en büyük kostümlü kadın topluluğu olarak girmişler.
Geçit töreni ise ilk olarak bir James Bond filminde kullanılır, fikri seven Meksikalılar tarafından geleneğe dönüştürülür. Konu eğlenmek olunca, Meksikalıları durdurabilene aşk olsun!
*Ofrenda: Çeşitli eşya koleksiyonlarını barındıran, bir kişiyi veya aileyi anma amacı ile yapılmış sembolik anıt, altar. Yapılma amacı, Dia de los Muertos’da aileyi ziyaret eden ataya “hoş geldin” demek.

ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ'NDE NE YENİR?
Meksika mutfağı lezzetleriyle bizi her daim kendine çekse de, festival döneminde yapılan özel tarifleri de atlamamak lazım!
Bunlardan birisi Pan de Muerto, anason tohumları eklenerek yapılan tatlı ekmek. Hamurdan yapılmış kemikler ve kafatasları ile süslenir. Bu kemikler bazen yuvarlak şeklinde dizilerek hayatın döngüsünü sembolize eder, kenarlara da yine hamurdan yapılmış gözyaşları eklenir.
Sadece 31 Ekim-2 Kasım aralığında yapılan Pan de Muerto, maalesef ertesi seneye dek hiçbir fırında bulunmuyor! Kokusu ise aldığımız an bizleri mest etti, festival döneminde Meksika‘daysanız denemeden dönülmemesi gereken bir lezzet!
Bir diğer bayram tatlısı ise yine kurukafa şeklindeki şekerler! 17. yüzyılda İtalyan misyonerlerden öğrenilen tatlı boyama sanatı, Ölüler Günü Festivali de etkisini gösteriyor ve farklı boyut-şekillerde müşteriye sunuluyor. Ölüler Günü Festivali süresince bu şekerleri her köşe başında görebilirsiniz!

ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ'NDE PAPEL PICADO
Oturduğunuz bir Meksika restoranında etrafı süsleyen renkli kağıtları fark edeceksiniz. Delinmiş kağıtlardan yapılan bu gözalıcı Meksika geleneği, festival döneminde sadece restorantları değil, tüm sokakları süslüyor!
Esnaflar düzinelerce kağıdı üst üste dizdikten sonra çekiç ve keski malzemeleri ile dantel işler gibi desenleri oluşturmaya başlıyor. Papel Picado sadece Ölüler Günü için yapılmasa da, altarları (ataların anıldığı sunak) süslerken oldukça büyük bir öneme sahip. Desenler ise rüzgarı ve hayatın kırılganlığını simgeliyor.

ÖLÜLER GÜNÜ EFSANESİ: LA LLORANA
Meksika‘nın folk şarkılarına baktığımızda, Xochimilco’daki La Llorana (ağlayan kadın) hayaleti gözümüze çarpar. Anlatıya göre kendi çocuklarını öldüren bu kadın, pişmanlıkla sokaklarda dolaşır ve geceleri “¡ay mis hijos!” (ah çocuklarım!) diye bağırır. Bu efsane ise koloni döneminde bir Aztek tanrıçasının (ölüm tanrıçası Mictlantecuhtli) Hristiyanlaştırılması ile üretilir. Orijinal hikayede Aztek tanrıçası, “Ah, çocuklarımı (Aztekleri) kurtarmak için onları nereye götürebilirim?” diyen bir kadındır. Adına şarkılar yazılır ve tiyatrolar sahnelenir.
Xochimilco’da trajineras denen teknelerde La Llorana’nın hikayesinin anlatıldığı müzikaller izleyebilirsiniz. Ünlü La Llorona şarkısından bir kesit bırakalım sizin için.
“La Llorana”
“Ah, benim Llorana’m (ağlayan kadın)
Gök mavisi yağmur gözlüm,
Hayatım pahasına da olsa
Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim.”
“Ay de mí, Llorana
Llorona de azul celeste
Y aunque la vida me cueste, Llorana
No dejaré de quererte”

ÖLÜLER GÜNÜ ANİMASYONU: COCO
Ses getiren Ölüler Günü Festivali, müzikallerin ve tiyatroların yanı sıra farklı biçimlerde de karşımıza çıkıyor.
Çeşitli kültürlere ve mitolojilere atıflar yapan Disney, merceğine giren Ölüler Günü için çalışmalara başlar. Festival, 2017’de Coco adıyla bir filme dönüştürülür. IMDb puanı: 8,4/10!
Filmin içeriğine bir göz atalım:
12 yaşındaki Miguel’in en büyük hayali ünlü bir gitarist olmaktır. Ölüler Günü döneminde bir yetenek yarışmasına girmeye karar verir ancak çalacak gitar bulamayınca, idol aldığı müzisyen Ernesto de la Cruz’un kabrine girer. Hesaba katmadığı bir şey olacaktır: Ölüler Günü olduğu için iki dünya arasındaki boyut açılmış ve Miguel’in anıt mezardan aldığı gitar, onun diğer tarafa geçiş bileti haline gelmiştir!
Yolculuğu boyunca kendi ailesine ve atalarına dair birçok şey öğrenecek, sıkı sıkı bağlı olduğu Ernesto de la Cruz’un başarısının ardındaki sırrı keşfedecek ve aile altarındaki ciddi bir hatanın düzeltilmesini sağlayacaktır.
Müzikleri ile gönüllere taht kuran yapım, görsel olarak da oldukça başarılı. Aile bağları üzerine kurulmuş Coco, her yaşa hitap ediyor!

MEKSİKA ÖLÜLER GÜNÜ FESTİVALİ
Doğal ve tarihi güzellikleri ile bizi kendine çeken Meksika, lezzetli mutfağı ve çeşitli sosları ile baharatlı Türk yemeklerinin damak tadına paralel gidiyor. Sıcakkanlı halkı her zaman yardıma hazır. Meksikalıların bir diğer özelliği ise eğlenceye düşkünlükleri! Yılın belli dönemlerinde ard arda gelen bitmek bilmez festivaller bu iddiamızı kanıtlıyor. Meksika, yaşam tarzı ile her seferinde bizi şaşırtan ve kendini daha çok sevdiren bir coğrafya oldu. 🙂
Merida Yarımadası boyunca yerleşen Maya arkeolojik alanı, günbatımını izleyebileceğiniz uçsuz bucaksız beyaz kumsalları, ormanların içinde açılmış doğal mağara-havuzlarıyla Güney Amerika’nın olmazsa olmaz destinasyonlarından Meksika’yı kesinlikle öneriyoruz!

Selin Aktaşoğlu
Rehber
1999 doğumlu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Lisans ve Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği Yüksek Lisans Mezunu.
İzmir’de antik kentlerle sarılı bir bölgede doğdum. Tarih ve mitoloji, her yaşımda benimleydi. Arkeolojik kazı alanları başta olmak üzere gezme tutkusu ruhuma işledi; önce Türkiye, sonra Güneydoğu Asya, ardından Amerika derken yolum Keşfet101 ile kesişti. Backpacker olma fikri karşı konulmazdı. Katıldığım Mısır seyahatinin ardından beraber çalışmaya başladık.

Butik Fas Turu
20 Ekim - 30 Ekim 2023
Atlas Okyanusu’ndan Sahra Çölüne uzanan bir Kuzey Afrika serüveni…Atlas Dağları, Berberi Köyleri, Safari. çölde kamp… 9 günlük bu macerada yerini ayırt.

Butik Ürdün Turu
26 Ekim - 1 Kasım 2023
Petra Antik Kenti, Wadi Rum’da safari ve kamp, Kızıl Deniz’de tüplü dalış. Jerash Antik Kenti, Umm Qays. 5 günlük bir Ürdün turuna neler sığar?

Vietnam - Kamboçya - Tayland Turu
5 Kasım - 18 Kasım 2023
Vietnam’ın romantik şehirlerinde başlayıp, Ankgor Wat’da gün doğumunu izleyeceğiz. Bangkok sokaklarında dolaşıp Phuket’te denize gireceğiz.

Butik Mısır Turu
15 - 27 Mart 2023
Petra Antik Kenti, Wadi Rum’da safari ve kamp, Kızıl Deniz’de tüplü dalış. Jerash Antik Kenti, Umm Qays. 5 günlük bir Ürdün turuna neler sığar?
SAYFA HARİTASI
Anlatımınıza bayıldım. Çok net ve bilgilendirici. Hemen kayıt oluyorum!
Beğenmenize sevindik. 🙂 Yepyeni yazılarda buluşmak dileğiyle.